Dünya nüfusu alarm veriyor: Bebek sayısı yetersiz
Dünya, tarihte az rastlanan bir demografik dönüm noktasına tanıklık ediyor. Doğum oranları, gelir ve eğitim düzeyinden bağımsız olarak tüm dünyada düşüşte. Bu düşüş, sadece ekonomik büyümeyi ve emeklilik sistemlerini tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda ABD, Çin ve Rusya gibi süper güçlerin gelecekteki konumlarını da sorgulatıyor.
TARİHTE NADİR GÖRÜLEN BİR DURUM
Uzmanlar, küresel doğurganlık oranının nüfusun sabit kalması için gereken seviyenin altına düştüğünü veya düşmek üzere olduğunu belirtiyor. Bu durum, dünya nüfusunun 40 yıl içinde azalmaya başlayabileceği anlamına geliyor ki bu, tarihte nadir görülen bir durum.
Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde bile doğurganlık oranları düşüyor. Çin'i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan'da da doğurganlık oranı ikame seviyesinin altında.
PEK ÇOK ÜLKEDE ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR
Bu durum, birçok ülkede alarm zillerinin çalmasına neden oluyor. Japonya Başbakanı Fumio Kishida, düşen doğum oranlarının ülkeyi "bir toplum olarak işlev görmeye devam edip edemeyeceğimizin eşiğinde" bıraktığını açıkladı. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, ülkenin "demografik GSYH"sini yükseltmeye öncelik verirken, ABD'de Donald Trump, düşen doğurganlığı Batı medeniyeti için Rusya'dan daha büyük bir tehdit olarak nitelendirdi.
Hükümetler, bu düşüşü tersine çevirmek için çeşitli teşvikler sunuyor. Japonya, hastanede doğum bakımını ücretsiz hale getirdi, çocuk başına ödemeler yaptı ve tam ücretli ebeveyn izni gibi politikalar uyguladı. Ancak bu çabalar henüz istenen sonuçları vermedi.
MACARİSTAN'DAN İDDİALI HAMLE
Macaristan da 30 yaşın altında çocuk sahibi olan kadınları ömür boyu gelir vergisinden muaf tutmak gibi iddialı politikalar uygulamaya koydu. Ancak bu politikaların etkisi henüz sınırlı.
ABD'de ise eyalet ve federal yetkililer çocuk bakım sübvansiyonları ve ebeveyn izinlerini genişletmeye çalışıyor. Bazı Cumhuriyetçiler, doğumları teşvik etmek için bebek ikramiyeleri ödenmesini destekliyor.
Dünya genelinde düşen doğum oranları, sadece ekonomik ve sosyal sonuçlar doğurmakla kalmıyor, aynı zamanda jeopolitik dengeleri de etkileyebilecek bir potansiyele sahip. Bu nedenle, hükümetlerin ve toplumların bu soruna acil çözümler bulması gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.