UCM Başsavcısı'ndan Netanyahu hakkında tutuklama talebi
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Galant'ın, Gazze'de sivillere yönelik sistematik ve yaygın saldırılar nedeniyle cezai sorumluluğa sahip olduklarını belirterek, haklarında tutuklama kararı çıkarılmasını talep etti. Savcı, Netanyahu ve Galant'ın savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlediklerine inanmak için makul gerekçeler bulunduğunu ifade etti.
Başsavcı, 8 Ekim 2023 tarihinden itibaren Filistin Devleti topraklarında işlenen suçların, İsrail'in Gazze'ye yönelik topyekün kuşatması ve sivil nüfusu hayatta kalmak için vazgeçilmez olan nesnelerden mahrum bırakmasıyla gerçekleştiğini belirtti. Suçlamalar arasında, sivillerin aç bırakılması, kasıtlı olarak büyük acılara ve yaralanmalara neden olma, sivillere yönelik kasıtlı saldırılar ve insanlığa karşı imha ve cinayet suçları yer alıyor.
UCM BAŞSAVCISI VİDEO İLE DUYURDU
Uluslararası Ceza Mahkemesi, Başavcısı Karim A. A. Khan ile Binyamin Netanyahu ve İsrailli Bakan Yoav Gallant hakkında tutuklama emri başvurularını sosyal medyadan yayınladıkları video ile duyurdu.
Başsavcı Karim A. A. Khan şunları kaydetti:
''Ofisim tarafından toplanan ve incelenen İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Galant'ın en az 8 Ekim 2023 tarihinden itibaren Filistin Devleti topraklarında işlenen aşağıdaki uluslararası suçlardan cezai sorumluluğu bulunmaktadır. Bu suçlar arasında bir savaş yöntemi olarak sivillerin aç bırakılması, kasıtlı olarak büyük acılara, vücutta veya sağlıkta ciddi yaralanmalara veya zalimce muameleye neden olma, kasıtlı olarak öldürme veya cinayet ve kasıtlı olarak sivil bir nüfusa yönelik saldırıları yönlendirmenin yanı sıra insanlığa karşı imha ve cinayet suçları, zulüm ve diğer insanlık dışı eylemlerde bulunma suçları iddiaları yer almaktadır. Bu suçların devam eden silahlı çatışma bağlamında ve bir devlet politikası uyarınca Gazze'deki sivil nüfusa yönelik yaygın ve sistematik bir saldırının parçası olarak işlendiği iddia edilmektedir.
Ne yazık ki bu suçlar günümüzde de devam etmektedir. Bürom, bu kişilerin ortak bir plan çerçevesinde Gazze'deki sivil nüfusu sistematik olarak hayatta kalmak için vazgeçilmez olan nesnelerden mahrum bıraktıklarını ileri sürmektedir. Bu sonuca, hayatta kalanlarla yapılan görüşmeler, birçok görgü tanığı, uzmanlar, uydu görüntüleri, mevcut başvuruya konu olan iki kişi de dahil olmak üzere İsrailli yetkililerin ifadeleri ve birçoğu mağdurlar ve görgü tanıkları tarafından çekilen ve paylaşılan yüzlerce doğrulanmış video, fotoğraf ve ses kaydına dayanarak ulaştık. Bu sistematik yoksunlaştırma, Gazze'nin üç sınır geçiş noktası olan Refah, Kerem Şalom ve Erez'in uzun süreler boyunca topyekün kuşatma altına alınması ve sınır kapıları yeniden açıldıktan sonra gıda ve ilaç da dahil olmak üzere temel ihtiyaç maddelerinin sınır kapılarından geçişinin keyfi olarak kısıtlanması kararından kaynaklanmıştır.
Topyekün kuşatma aynı zamanda Gazze'deki nüfusun başlıca temiz su kaynağı olan İsrail'den Gazze'ye giden sınır ötesi su boru hatlarının kesilmesini de içeriyordu. Bu hatlar 9 Ekim 2023'ten itibaren uzun süreler boyunca kesildi ve 8 Ekim 2023'ten bugüne kadar Gazze'ye elektrik akışının kesilmesi ya da engellenmesi de buna eşlik etti. Bu davranış, gıda kuyruğunda bekleyen insanlar da dahil olmak üzere sivillerin ölümüne yol açan saldırılar, insani yardım kuruluşlarının yardım ulaştırmasının engellenmesi ve aynı insani yardım kuruluşlarının bir çoğunu ya faaliyetlerini durdurmaya ya da Gazze'deki hayat kurtarma çabalarını sınırlamaya zorlayan yardım çalışanlarına yönelik saldırılarla birlikte gerçekleşmiştir. Açlığın Gazze'nin sivil nüfusuna karşı bir savaş yöntemi olarak kullanılmasının trajik etkisi akuttur, görünürdür, yaygın olarak bilinmektedir ve yerli ve yabancı tıp doktorları da dahil olmak üzere çok sayıda tanık ve mağdur tarafınca doğrulanmıştır.
Bu açlık ölümlere, yetersiz beslenmeye, susuzluğa ve halk arasında derin acılara neden oldu ve olmaya devam ediyor. Kıtlık Gazze'nin bazı bölgelerinde halihazırda mevcut, bazılarında ise eli kulağında. Ofisim Netanyahu ve Gallant'ı iddia edilen bu suçların işlenmesinde ortak failler ve amirler olarak suçlamaktadır. İsrail tüm devletler gibi, halkını savunma hakkına sahiptir. Suçlu bir şekilde ve duygusuzca kaçırılan rehinelerin geri dönmesini sağlamak için her türlü hakka sahiptir. Ancak bu haklar İsrail'i uluslararası insancıl hukuka uyma yükümlülüğünden muaf tutmaz. Aralarında çok sayıda kadın ve çocuğun da bulunduğu sivil halkın kasten ölümüne, aç kalmasına, yaralanmasına ve acı çekmesine neden olmak, askeri ve siyasi hedeflere ulaşmak için suç teşkil eden araçlardır.
Biz de bunu iddia ediyoruz. Geçen yıldan bu yana Mısır'da, İsrail'de, Filistin'de ve bu yıl da tekrar tekrar altını çizdiğim üzere, yasalara uymayanlar daha sonra ofisim sağlam kanıtlara dayanarak harekete geçtiğinde şikayet etmemelidir. İşte o gün geldi. Bugün mümkün olan en açık şekilde uluslararası hukukun ve silahlı çatışma yasalarının herkes için geçerli olduğunun altını çiziyoruz. Hiçbir asker, hiçbir komutan, hiçbir sivil lider, hiç kimse cezasız kalamaz.
Yeryüzündeki hiçbir şey, kadınlar ve çocuklar, bebekler, yaşlılar ve gençler de dahil, insanları yaşam için gerekli temel ihtiyaçlardan kasten mahrum bırakmayı haklı gösteremez. Yeryüzündeki hiçbir şey ama hiçbir şey rehin almayı ya da sivillerin hedef alınarak öldürülmesini haklı gösteremez. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bağımsız yargıçları, tutuklama emri çıkarılması için gerekli standartların karşılanıp karşılanmadığı konusunda tek söz sahibidir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi yargıçlarına işlerini yapabilmeleri ve sunduğumuz kanıtları tarafsız ve objektif bir şekilde inceleyebilmeleri için gerekli alanın tanınması gerekmektedir. Sayın yargıçlar başvurularımı onaylar ve talep edilen tutuklama kararlarını çıkarırlarsa, adı geçen şahısların yakalanması için Mahkeme Yazı İşleri Müdürü ile yakın işbirliği içerisinde çalışacağım. Tüm devletleri, özellikle de kendi yasalarına taraf olan devletleri bu başvuruya ve sonrasında verilecek yargı kararına, diğer durumlarda gösterdikleri ciddiyetle yaklaşmaya çağırıyor ve onlara güveniyorum. Ayrıca, ortak adalet ve hesap verebilirlik arayışımızda devlet dışı taraflarla birlikte çalışmaya hazırım. Şu anda ofisimin ve mahkemenin tüm birimlerinin çalışmalarımızı tam bağımsızlık ve tarafsızlıkla yürütmeye devam etmesi kritik önem taşımaktadır.
Mahkeme yetkililerini engellemeye, sindirmeye ya da uygunsuz bir şekilde etkilemeye yönelik tüm girişimlerin derhal sona erdirilmesinde ısrar ediyorum. Bu tür davranışların devam etmesi halinde Ofisim, Roma Statüsü'nün 70. maddesi hükümleri uyarınca harekete geçmekte tereddüt etmeyecektir. Ayrıca, bağımsız ve objektif analizler sonucunda gerçekçi mahkumiyet ihtimali eşiğinin karşılandığına karar verdiğimiz takdirde, tutuklama emri için yeni başvurularda bulunacağız. Bürom, İsrail'deki 7 Ekim saldırıları sırasında ve Gazze'de çok sayıda sivilin ölümüne ve yaralanmasına ve çok fazla acıya neden olan ve olmaya devam eden büyük çaplı bombardımanlarla ilgili cinsel şiddet raporları da dahil olmak üzere, çok sayıda ve birbiriyle bağlantılı ek soruşturma hatları geliştirmektedir. Mevcut çatışmanın tüm taraflarına daha fazla gecikmeksizin hukukun bu temel ilkelerine uymaları hakkındaki çağrımı tekrarlıyorum.
Ayrıca, Roma Statüsü merkezinde yer alan tamamlayıcılık ilkesinin, iddia edilen suçlar ve iddia edilen faillerle ilgili olarak harekete geçerken ve diğer soruşturma hatlarında ilerlerken ofisim tarafından değerlendirilmeye devam edeceğini vurgulamak isterim. Ancak tamamlayıcılık, ulusal makamlara gerçek şüphelileri hesap verebilirlikten korumayan ve göstermelik olmayan bağımsız ve tarafsız yargı süreçlerine samimi bir şekilde katıldıklarında saygı göstermemizi gerektirir. Bu uygulamaların, altında yatan politika ve eylemleri ele alan her düzeyde kapsaml soruşturmalar yapılmasını gerektirmektedir.''
#ICC Prosecutor @KarimKhanQC announces applications for arrest warrants in relation to Benjamin Netanyahu and Yoav Gallant in the context of the situation in the State of #Palestine ⤵️https://t.co/WqDZecXFZq pic.twitter.com/bxqLWc5M6u
— Int'l Criminal Court (@IntlCrimCourt) May 20, 2024
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.