Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadelede yeni çözüm yolları konuşuldu
Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadele konusunda Meclis Araştırma Komisyonu, akademisyenlerin katılımıyla çözüm önerilerini tartıştı. Toplantı, AK Parti Ankara Milletvekili Asuman Erdoğan başkanlığında başladı, ardından Komisyon Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Hulki Cevizoğlu'nun yönetiminde devam etti.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aylin Görgün Baran, şiddetle mücadelede toplumsal yapı ve kültürel faktörlere dayalı çözüm önerileri sundu.
KRİZ ÖNCESİ ÖNLEMLER VE UZUN VADELİ ÇÖZÜMLER
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kadına yönelik şiddetle mücadelede yapılan çalışmaların çoğunun kriz anlarında müdahaleye dayalı olduğunu, ancak uzun vadeli çözüm için kriz öncesi stratejilerin önem taşıdığını belirtti. Tarhan, “Kriz önleme, birincil, ikincil ve üçüncül koruma stratejileri geliştirilirse kalıcı sonuçlar elde edilir” dedi. Ayrıca, Türkiye'deki aile yapısındaki hızlı değişimin, şiddetle mücadelenin önünde büyük bir engel oluşturduğunu ifade etti. Boşanma oranlarının artması ve tek ebeveynli ailelerin sayısının çoğalması, şiddet olaylarının da daha yaygın hale gelmesine neden oluyor.
KÜLTÜREL YAPI VE ŞİDDETLE MÜCADELE
Tarhan, şiddetin yalnızca toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanmadığını, kültürel faktörlerin de bu durumu beslediğini söyledi. Kuzey Avrupa ülkelerinde bile şiddet oranlarının arttığına dikkat çeken Tarhan, “Kültürel bir yapının içinde şiddet onaylanan bir çözüm yöntemi olarak görülüyorsa, bu sorun daha da büyür” dedi. Bu nedenle, şiddetle mücadelede toplumun tüm kesimlerinin ortak çaba göstermesi gerektiği vurgulandı.
"ŞİDDET AİLEDE ÖĞRENİLİYOR"
Prof. Dr. Aylin Görgün Baran, şiddetin nesilden nesile aktarıldığını belirterek, aile içindeki şiddet olaylarına çocukların tanıklığının, şiddetin devamlılığını sağladığını söyledi. Baran, çocukluk döneminde anne-baba arasındaki şiddetin, çocuklara hem kurban hem de fail rolünü öğrettiğini vurguladı. Bu nedenle, şiddetin önlenmesi için sadece kurumsal değil, toplumsal bilinçlenme çalışmalarının da hayata geçirilmesi gerektiği ifade edildi.
MEDYANIN ROLÜ VE SİVİL TOPLUM İŞBİRLİĞİ
Baran, şiddetle mücadelede medyanın rolünü de önemseyerek, "Medyanın şiddet dilini terk etmesi, sorumlu yayıncılık anlayışının benimsenmesi gerekiyor” dedi. Ayrıca, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak veri toplanması, iyi örneklerin paylaşılması gerektiğini belirtti. Şiddetle mücadelede sanatçılar, yapımcılar ve reklam sektörüyle birlikte çalışmanın da büyük fayda sağlayacağını vurguladı.
EŞİTLİKÇİ BİR TOPLUM İÇİN TOPLUMSAL İŞBİRLİĞİ
Komisyon, kadına yönelik şiddetin sadece devletin değil, tüm toplumun sorumluluğu olduğunu hatırlattı. Uzmanlar, şiddetin önlenmesi için kültürel ve toplumsal değişim gerektiğini, bunun ise ancak toplumun tüm bireylerinin el birliğiyle mümkün olacağını belirtti.
Kaynak:AA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.