İSİG'den Ankara Güven Hastanesi'ndeki iş cinayetine ilişkin açıklama: Sağlıkta özelleştirme ölüm demektir
EBRU YAZICI
Ankara’da Güven Hastanesi’nde vale olarak çalışan 47 yaşındaki Serkan Temelci, ilk iş gününde fenalaşarak yere düştü. Hastanede ilk müdahalesi yapılan Temelci, tetkik masrafları karşılanamadığı için tedavisi tamamlanmadan evine gönderildi. Yolda durumu kötüleşen Temelci, Mamak Devlet Hastanesi’ne, ardından Etlik Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Beyin kanaması geçirdiği anlaşılan Temelci, hayatını kaybetti.
Ayrancı semtinde bulunan Özel Güven Hastanesi'nin kendi çalışanına yaptığı muamele Ayrancı Mahallesi sakinleri tarafından tepki topladı. Temelci'nin ölümüne sebep olan hastaneyi protesto etmek isteyen sakinler dün bir araya gelerek açıklama yaptı.
Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi de, yaşanan olaya ilişkin bugün Ayrancı'da basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, sağlıkta özelleştirmenin ölüm anlamına geldiği ifade edildi.
"TEMELCİ'NİN ÖLÜMÜ SİSTEMİN ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜNÜN GÖSTERGESİDİR"
"Serkan Temelci, 5 yıl boyunca şeflik yaptığı Erkunt Traktör’de mobbinge maruz kalmış ve tazminatsız işten çıkarılmıştı. Güven Hastanesi’ne hizmet veren Elit Vale’de ise ilk iş günüydü.
Serkan Temelci’nin ölümü; Sistemin çürümüşlüğünün, güvencesiz çalışmanın, parası olmayana yaşam hakkı tanınmadığının göstergesidir.
Serkan Temelci’nin ölümü; “Yenidoğan çetelerini” üreten sağlıkta özelleştirmenin “ölüm” anlamına gelmesinin ifadesidir.
Serkan Temelci’nin ölümü; Bir işçinin canının bir tahlil parası kadar kıymeti olmadığı Türkiye’de “olağanlaştırılmış” iş cinayeti rejiminin özetidir."
"TÜRKİYE BİR EMEK CEHENNEMİNE DÖNÜŞTÜ"
"İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre AKP’li yıllarda en az 33 bin iş cinayeti gerçekleşti. İş cinayetlerinin bu denli yaygınlaşmasının en önemli nedeni uygulanan politik-ekonomik modeldir.
AKP’nin büyüme modeli, Türkiye’yi, güvencesiz ve esnek çalışmanın normalleştirildiği, işçi hayatının değersizleştirildiği, ücretlerin sefalete endekslendiği, çocukların her gün işyerlerinde öldüğü bir emek cehennemine dönüştürdü.
Bu modelde patronlara, pazar paylarını ve kârlarını artırmaları için emek maliyetlerini azaltma yolları sunuldu. TÜİK’in istatistiklerine göre şirketlerin harcamalarında 2016’da yüzde 15'i bulan çalışan maliyetleri payı, bugün yüzde 10'ların altına inmiş durumda. İşçilerin sağlık ve sosyal güvenlik haklarından çaldıkları paylar şirketlere daha fazla kâr olarak dönüyor.
Bu sistemde iktidar sahipleri ve patronlar dışında kimse güvende değildir!
Çünkü bu model nüfusun tüm katmanlarının işgücü piyasasına en güvencesiz şekilde dâhil edilmesine dayanır. Göçmen emeğini de katarsak, saati yaklaşık 2 ila 5 dolara denk gelen ucuz emek cehennemi, patronların cennetidir."
"İŞ CİNAYETLERİ GÖSTERMELİK TEDBİRLERLE ÇÖZÜLEMEYECEK DURUMDA"
"Bu modeli daha da ölümcül hale getiren, sağlık hizmetlerini özel sektörün kontrolüne ve inisiyatifine terk eden neoliberal politikalardır. Güven Hastanesi’nin de parçası olduğu özel sağlık sektörü Türkiye sağlık sisteminin üçte birini kontrol eder durumdadır.
İş cinayetleri, göstermelik tedbirlerle, geçici politikalarla çözülemeyecek bir boyuta ulaştı!
Bir ülke düşünün, her yıl ortalama 1800 işçi çalışırken ölüyor... Her gün ortalama 5 kadın, erkek, yaşlı, çocuk çalışırken ölüyor... İş cinayeti davalarında verilen cezalar ya göstermelik oluyor yahut cezasızlıkla sonuçlanıyor.
“İş cinayeti” rejimi diyebileceğimiz bu durumu sona erdirecek tek güç, işçilerin işyerlerinde ve toplumsal alanda örgütlülüğüdür. Üretimden gelen gücünü kullanmasıdır. Sağlık hizmetleri dahil tüm temel hizmetlerin kamu tarafından eşit-ücretsiz-nitelikli-erişilebilir şekilde sunulmasıdır.
Çalışırken ölmemek için kamucu, ücretsiz, eşit sağlık sistemi istiyoruz!
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi olarak mücadelemizi büyüterek devam edeceğiz!"
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.