Sevebilmenin önündeki engel: Depersonalizasyon bozukluk

Sevebilmenin önündeki engel: Depersonalizasyon bozukluk
Depersonalizasyon bozukluğuna sahip bireyler, kendi varlıklarına yabancılaşarak gerçeklik algısını kaybediyor. Çevresine karşı da hissizleşen hastalar, teşhisin zorluğu nedeniyle hayatları boyunca bu bozuklukla yaşayabiliyor.

Depersonalizasyon, yani kişiliksizleşme ya da gerçekdışılaşma. Her 100 kişiden birinde görüldüğü düşünülen bu hastalık aslında bir tür savunma refleksi. Hastalar, akut kaygı ve travma dönemlerinde gerçekliğin üstünü kapatarak kendini korumaya alıyor.

BBC Türkçe'de yer alan habere göre depersonalizasyon sık karşılaşan bir bozukluk. 2017 öncesi yapılan üç farklı araştırmaya göre her 100 kişiden biri bunu yaşıyor.

'SEVGİYİ HİSSETMİYOR, BİLİYORSUNUZ'

Depersonalizasyon bozukluğuna sahip Sarah, hastalığın insanlara karşı duygusal yaklaşımı nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor:

"Çok değer verdiğiniz ilişkileriniz, ana kalitelerini kaybediyor. Ailenizi sevdiğinizi biliyorsunuz ama bunu normal bir şekilde hissetmek yerine teoride biliyorsunuz."

OBSESYON VE ŞİZOFRENİ KADAR YAYGIN

Hastalığı teşhis eden ender uzmanların değerlendirmelerine göre obsesif kompulsif bozukluk (takıntı) ve şizofreni kadar yaygın ancak hem teşhiste hem de tedavide ciddi sorunlar ortaya çıkıyor.

Londra'daki bir klinikte, Depersonalizasyon Bozukluğu Servisi, genellikle ergenlik çağında başlayan hastalıkla ilgili sadece 18 yaş üstü hastaları kabul ediyor.

Kliniğin başındaki Dr. Elaine Hunter hastaların Google üzerinden kendi teşhislerini koyup aile hekimlerine başvurduğunu, oysa bunun tersinin olması gerektiğini belirtiyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.