Biberi unutun acının şampiyonu bulundu: Zehirli değil, ama çıldırtıyor!

Leibniz Enstitüsü’nde yürütülen dikkat çekici bir araştırma, acı tat algısıyla ilgili bilinenleri alt üst etti. Bilim insanları, zehirli olmayan bir mantardan izole ettikleri üç yeni bileşiği detaylı bir şekilde inceleyerek bu bileşiklerin insan vücudundaki acı tat reseptörleri üzerindeki etkilerini analiz etti. Çalışma sonucunda elde edilen bulgular, acı tat konusundaki bilimsel literatüre önemli katkılar sundu.

BİNLERCE BİLEŞİK BİLİNİYOR, AMA BU FARKLI

Gıda bilimcilerine göre doğada, özellikle çiçekli bitkiler ve sentetik kaynaklar aracılığıyla binlerce acı tat bileşiği tanımlanmış durumda. Mantar, bakteri ve hayvan kökenli acı tat bileşiklerine dair bilgiler oldukça sınırlı. Yeni keşfedilen bu üç mantar bileşiği, bu alandaki bilgi boşluğunu doldurması açısından büyük önem taşıyor.

TAT SADECE AĞIZDA HİSSEDİLMEZ

Uzmanlar, acı tat reseptörlerinin yalnızca ağızda değil; mide, bağırsak, akciğer ve kalp gibi birçok organda da bulunduğuna dikkat çekiyor. Bu reseptörlerin yalnızca tat alma değil, aynı zamanda vücudun çeşitli fizyolojik süreçlerine katkı sunduğu düşünülüyor. Örneğin, vücuda zararlı olabilecek maddelere karşı bir tür erken uyarı sistemi olarak işlev görebiliyorlar.

Bu sistem her zaman yanılmaz değil. Çok zehirli olan köygöçüren mantarı gibi bazı maddeler acı bir tat bırakmazken, bazı zararsız maddeler oldukça yoğun acı uyaranı oluşturabiliyor.

YENİ REKORTMEN: OLİGOPORİN D

Araştırma kapsamında en dikkat çekici bileşiklerden biri olan “oligoporin D”, çok düşük konsantrasyonlarda bile insan vücudundaki TAS2R46 adlı acı tat reseptörünü etkinleştirebiliyor. Yapılan testlerde, sadece 1 gram oligoporin D’nin, 106 küvet dolusu suya karıştırıldığında bile hâlâ acılığını koruyabildiği ortaya kondu.

Bu etkileyici özellik, oligoporin D’yi şimdiye kadar keşfedilmiş en güçlü acı uyarıcılardan biri olarak öne çıkardı. Üstelik bu bileşik doğrudan bir mantardan elde edildi ve zehirli değil.

TAT ALGISININ EVRİMİNE IŞIK TUTUYOR

Leibniz Enstitüsü’nden araştırmacı Maik Behrens, elde edilen yeni verilerin, tat duyusunun hem işleyişine hem de evrimine dair daha derin anlayışlar kazandırabileceğini belirtti. Behrens, "Elimizdeki veriler arttıkça, acı bileşikleri tanıma ve etkilerini öngörme konusunda çok daha gelişmiş tahmin modelleri oluşturabiliriz" dedi.